“Al bizi koynuna ipek yolları
Üstümüzden geçiyor gökkuşağı
Sevdalı bulutlar uçan halılar
Uzak değil dünyanın kapılari”
Pervanenin ruzgari lenslerimi hepten kurutuyor, gozlerimi acik tutmak giderek zorlasiyor. Sabah kahvesini (ve uzerine 3 bardak cayi ) coktan icmeme ragmen uykuya direnmeye calisiyorum. Temmuz ayi sicagi herseyi daha da beter yapiyor. Genlesen damarlarim beni uykuya davet ediyor. En sonunda pes edip 5 dakika da olsa gozlerimi dinlendirmeye karar veriyorum. Sonra bir toplantiya hazirlanmam gerekecek.
Isler biraz sakin. Projenin denk geldigim bu donemi yeni hayatima adapte olmaya calisirken ilac gibi geliyor. Yolunda gitmeyen projelere ya da yogun mesai saatlerine bir de yeni bir kulture, yeni bir dile alisma durumu eklenince Avrupa hayali niceleri icin kabus gibi geciyor ilk aylarda. Dolayisi ile bu durumdan simdilik cok sikayetci degilim ve aslinda bu projeye oldukca minettarim. Ne de olsa bu proje icin beni cagirdi o firma Istanbul’dan.Ben de isi gucu birakip, evi bosaltip bir koluma kedileri bir koluma eşimi alip bundan tam 4 ay evvel yollara dustum. Tuglalarla doseli kasabalarin, gunese hasret cocuklarin, ama ucsuz bucaksiz yesil arazilerin, ormanlarin memleketine dogru yol aldim. Ve bir de tabi dunyanin baskentine ev sahipligi yapan, kraliyla kralicesiyle prensi prensesiyle gundemden dusmeyen; gunesin batmadigi o ulkeye. Anladiniz dimi nereye gittigimi? Ama simdi de akliniz karisti. Temmuz sicaklari, pervaneler Ingiltere ile ne alakaydi?
Tabi ki de alakasi yok. Bulutlara serzeniste bulundugumuz o gunleri bir kenara birakip simdi kapimda esen ruzgarini, sirtima yagmurlugumu alip da pedal cevirdigim West Midlands`in o sakin kasabalarini aramaya basladim. Bir de gun ortasinda 2 kahve parasina tren bileti bulup Londra, Oxford un o buyulu atmosferini koklayabilme ihtimalini…Ya iste boyle.Gencliginiz yetiskinligiz Kadikoy-Besiktas sarmalinda gecince o sakin kasabalar bir noktada az gelebiliyor size, sonra sakinligi huzuru methettiginiz o cumleleri bir kenara atip kendinizi o kalabalikta cocuklar gibi şen bulabiliyorsunuz.
Durun simdi, bunlari daha sonra konusacagim ama az sabredin. Su an nerede miyim peki? E 5 te Bostanci Koprusu`nu bilirsiniz bir tarafi Bostanci`ya bir tarafi Icerenkoy`e bakar. Ama siz Bostanci`yi iyi bilirsiniz, Anadolu Yakasinda hayat da, medeniyet de, Kadikoy de bence oradan baslar. Icerenkoy`den belki bir habersinizdir ama. Beni bu semte ne getirdi, ne zaman, kimle, nasil geldim? Ve neden? Cunku bana sorarsaniz simdi uzerime yagmurlugumu giyip serin serin pedal cevirmeliydim yine West Midlands tarlalari arasinda. Burada termometreler 36 dereceyi gosterirken memleket pek de ”soyle bir yaz mevsimi goreyim, Bahariye`yi, Caddebostan Sahili`ni bir turlayayim da kendime geleyim!” diyerek coskuyla ucak biletlerini aldigimda hissettigim `o memleket` gibi gelmiyor.
2 yil oncesine kadar Icerenkoy benim icin Istanbul Anadolu Yakasi`nda bir semtin adi idi. Bostanci Dudullu minusbus hattinin gectigi bir istikamet. Ama simdi baba evi oluverdi. Gerci bu evde hic yasamadim, ama babam da annem de iki kiz kardesim de bu evde hep birlikte yeni bir hayata basladilar 2 yil evvel. Yok buraya babaevi demem icin burada bir sure de olsa uyuyup uyanmam, işe, okula gitmem gerekirdi. Terzisini, bakkalini, manavini bilmem gerekirdi.
Pervaneyi kapattim. Uykum kacti, biraz da urperdim ama kendime geldim.Tatil oncesi projeyi nasil biraktigima soyle bir baktim. Yonetici ile toplantima az bir zaman kalmisti. Ne sorar bu kadin simdi bana, ben nasil cevap veririm diye soyle bir hazirlik yaptim zihnimden. Hey! How are you? How was your holiday? sorulari coskuyla soruldugunda “I am pretty good!” ya da “I can not complain!” gibi ben de coskulu cumleler kurarak tatil yapmayi bilen ama motive olmus biri olarak ise donen o calisan olmaliydim. E tabi ki pazartesinin pazartesi olmasi ile ilgili birkac serzenis ile ortami isitacaktik birlikte. Ve bu arada burada Cuma geldiginde herkes ne kadar mutlu oldugunu da gizlemiyordu. Cumalari tum toplantilar cumaya tatli bir atifla baslanir, ortam isitilir. Ama bazi seylerin supriz olmamasi, her Pazartesi ve Cuma bu geleneksel muhabbetlere ortak olmak sıkıyor bazen dogrusu. Bir de ben cok laf kalabaligina gelemiyorum, konuyu goruselim ve vedalasalim mumkuse hemen! Ama adamlar muhabbeti seviyor, espriler sohbetler hic bitmesin istiyor. Oysa siz Ingilizler`i boyle bilmezsiniz dimi?
Yine uyuklamaya basladim. Kapinin otesinde babam bir dedektif gibi hangi odaya girip ciktigimi, mutfakta ne yiyip ictigimi gozetliyor. Kahve icsem yanina kavun oneriyor, mutfaga gitsem yemek var diyor, domatese gozum ilisse domates dograyayim mi diyor. Domates teklifini biraz garipseyip hizla odama ilerliyorum.
Birazdan baslayacak toplantiya konsantre olmaya calisiyorum.Evin gozdesi Uzum Bey kapida beliriveriyor. Yaklasik 4 aydir hic gormedim onu. Hangi ara bu kadar tatli olmustu? Bakislarindaki o saflik beni mestediyor. Ben mi farkli goruyorum, o mu farkli bakiyor bilemiyorum?
Zeytin`nin- evin ilk gozdesi- aksine beni sevdi. Ancak biliyorum ki bu bana ozel bir durum degil.Ziplayip calisma masama cikiyor. Pervanenin ruzgarinda tuyleri ucusuyor. Sonra gevseyip uzaniveriyor boylu boyunca masaya. Varligi sakinlesitiriyor huzur veriyor. Annem Uzumu gorunce tum derdini tasasini unuttugunu soyluyor. Babam desen kucuk erkek torunu ile oynuyor gibi kosturuyor pesinden.
Telefonuma esimin yine yoklugumu firsat bilerek kedilerimi ayarttigi videolar dusuyor. Uzerinde battaniyesiyle uzanmis. Serinmis oralar. Hemen arkasindan da hava yollarindan bir msj dusuyor msj kutuma. Istanbul Sabiha Gokcen-Londra ucusunuz icin check in yapmayi unutmayin diyor. Hizlica halledip guvenlik kilidine basiyorum. Telefon ekranim”ev” ve Istanbul arasindaki 2 saat farkini bana hatirlatiyor. “Ev”…
Daha 4 ay olmus ama su gurbetlik psikolojisine hemen girivermek istiyorum. Gecenlerde tesadufen Yeni Turku nun ”Donmek” sarkisinin Sena Sener coverina denk gelmistim Spotifyda. Sozlerini de performansi da cok begenmistim.
Ev diyince geliverdi aklima. Suraya ilistireyim, gurbetciler dinlesin raki masalarinda!
”Neresi sıla bize, neresi gurbet
Al bizi koynuna ipek yolları
Üstümüzden geçiyor gökkuşağı
Sevdalı bulutlar uçan halılar
Uzak değil dünyanın kapıları
Neresi sıla bize, neresi gurbet
Yollar bize memleket! ”
Elif Merve Bilici için bir cevap yazın Cevabı iptal et